Malatya Hilan Köyü Forum Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Aşağa gitmek
avatar
BERFİN44
Kadın Mesaj Sayısı : 10
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 25/09/07

ALEVİ KİMLİKLERİ Empty ALEVİ KİMLİKLERİ

2007-09-25, 12:38
Hurifilik

Harflerin bir takım anlamlarına erenler hakkında kullanılan bir terimdir.Allah'ın Fazullah şeklinde görünmesini benimseyen bu inanç,İsmail'iğin içerisinde olmamakla birlikte ordanmış gibi görünen öbür Batini inançlardan birini oluşturur.

Bu inanışın temeli şudur;Kelam(=söz,logos) görünüşünde tecelli eden Hak,kendisine harflerle görüntü buldu.Bu harflerin tümü de İnsan-Kamil'in yüzünde saptandı.Öyle ise bütün varlıkların en üstün ögesi olan yirmi sekiz harfi insanın yüzünde görmek olasıdır.
İnsanın yüzünde;
1.Yedi genel çizgi;dört kirpik,iki kaş,bir saç(ki buna sivad-ı azam derler).
2.Yedi babalık çizgisi vardır ki bunlar sonradan görünür.İki sakal kılları,iki çizginin öbür ucundaki kıllar,iki bıyık,bir de alt dudak kıllarıdır.

Bu iki yedi,"ondört"demektir.Bunu hal ve mahal olarak çarparsak "yirmi sekiz"olur.Fazlullah,buna farsçadaki"p,ç,j,g" ekleyerek"otuz iki"ye çıkarmıştır.İşte,Hurufiler var olan her görüntüyü,her olayı yirmi sekiz ve otuz iki bile tevil ederler.Sonra Kuran'daki yirmi sekiz hecenin benzerliklerle olanlarını kaldırdıktan sonra geri kalan onyedi harfe"köklü(=muhkem9",ve geri kalanlarına da "benzer(=müteşebbehat)"derler.Bunların sonucunda kimi görüntüleri birinci,kimilerini de ikinci sınıf harflerden sayarak karma karışık bir sonuca ulaşmaya çalışırlar.

Onlara göre,"Miraç'tan amaç,insanın yüzündeki çizgileri(hat) görmektir derler.
Bu olgu,Anadolu Alevilerine Hacc'ın ve Mirac'ın "Pir'in yüzünü görmektir" inanışıyla geçmiştir.Miraç'ta Cebrail'in"Ben Sidretü'l Münteha'dan ileri gidemem"
dediği sidretü'l Münteha ise insanın yüzünde görülen Fazl'ın burun delikleridir.Miraç'ta Peygamber'e görünen şab-ı emred(genç delikanlı)Fazlullah-ı Hurufi'dir
Hurifilikle ilgili ilk incelemeyi yapanlardan Rıza Tevfik Peyam'ın 36.sayfasında şu bilgileri veriyor.
"Esterebat'lı Fazlullah Naimi,bu inanışın kurucusudur.Ancak bu inanışın dayanağını oluşturan asıl inanış eskiden beri az çok bilinen ve Yahudilerin batini kesimlerince geçerli idi.Bu alanda iki tarihsel belge vardır ki önemi çok büyüktür.Çok güçlü olarak inanıldığına göre Endülüs uygarlığından bizlere aktarılan bu iki kitaptan birisiSeferiyye zirah yani Tarih-i Tekvin,öbürüde Zuhal yani Nur adlarıyla bugün çok bilen iki kitaptır.
Bunları çağdaş düşünürlerden Fransız A.Frack,gerektiğince inceleyip çözümleyerek felsefi içeriğini ortaya dökmüştür."

"Bu iki kitapta Yeni Eflatun felsefesinin garip bir cilvesi görülür.Bilindiği gibi Yeni Eflatun felsefesinin kurucusu da Philo adlı bir İskenderiye'li Yahudi düşünürdü."

Yeni Eflatun düşüncesi tasavvufta asıldır.Kudret-i Ezeliye kabul ede.Alem-i Katman'da iken onun gerçek yönü bilinmez.Sırr-ı mutlak ve gizliler gizlisidir.Ondan başka gerçek beden yoktur.Kendi kişiliğine olan aşkı ile tecelli etmiş ve öncelikle kelam olarak cilve göstermiştir.Logos bu demektir."

Philo'nun bu sözden amacı doğal güçler demekti.Onlarımelekler olarak alıyordu.Bu kelam,ilk tecellisinde belirsizken yani kelam-i nefsi iken bir ikinici tecelliye bürünerek kelam-ı lafzı olmuş ve ABC harfler,konuşma ve açıklama ögeleri olmak üzere görünmüştür.Bu durumda kelam,Tanrının aslıdır.Harfler,yalnız Kelam'ın değil tüm evrenin aslı ve ilk aşamasıdır.
avatar
BERFİN44
Kadın Mesaj Sayısı : 10
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 25/09/07

ALEVİ KİMLİKLERİ Empty Geri: ALEVİ KİMLİKLERİ

2007-09-25, 12:40
Yeni Eflatunculuk,maddeciliğe ve maddenin gerçek özüne yadsiyarak baktığında böyle düşünmekte sakınca görmemişti.Öyle ise,dünyada,madde ve ruh olarak her ne varsa,tümünün asıl özü kelam'dı.Herşey,harflerden oluşan bir söz olarak alınıyordu.

Bugünki bilimlere göre bu inanış şşaırtıcı gelebilir.Ancak batini olsun olmasın her bilgin bu yüzdeki yedi çizgiyi olabilir sayıyordu.Nur ve Tarih-i Tekvin dediğimiz kitaplarda bu garip hikmetler ve gizli anlamlar çok daha işlenmiştir.

Bu düşünceye göre eşyanın ögeleri ve basamakları 24 harftir.Bu 24 harfin sayısız ve sınırsız birleşimiyle herşey bedenlenmektedir.Dünyadan kelam kalkarsa(sır olursa9 görünen herşey mahvolur.Bir anda sabun köpüğü gibi silinip gider.Yahudi düşünürleri,bu gizli inanışa kimya ve astroloji de karıştırmışlardır.

Öbür yandan vahdet-i vücut ve zuhur kuramındaki gereklerle o ezeli erk'in her görüntüde,her şeyde bir yüz=suret ile cilve gösterdiği aslında değişmez bir kural olduğundan"kamil insan" sorununa akılları takmıştı.Hurifilik de İNSANLIK ONURU'nu büyük bir önemle ele aldığından şimdi ondaki asıl düşünceye bakalım.


Kelam suretinde tecelli eden Kudret-i Ezelliye harflerle görünüm buldu.Bu harflerin sınırsız birleşimi,sınırsız eşyayı oluşturmuştur.Bu onurla,evren yine-yanlış düşlerle dolu olarak- herşey,her madde bedenlenmiş ve yoğun olarak birer sözdür.Adlar ve adlandırılanlar ayrı ayrı şeyler değildit.Ancak,Kudret-i Ezelliyye'nin oluşumunda farklı dereceler olduğu için herşeyin onursal aşaması bir değildir.Ezeli erk "kemal ve cemal" oluşumunu insanın yüzünde gösterdi.
Çünkü insanı,tanrı sıfatında yarattı.Bütün varlıkların asıl özü olan 28 harfi insanın yüzünde görüp incelemek mümkündür.En büyük bilim debudur.Yani harflerin herşeyde ve özellikle insan yüzünde arayıp bulmaktır.

Bunun için TEVİL BİLİMİ icad edilmiş ve açıklanmıştır.Buna ilm-i ala(en yüce bilim)de derler.Bu bilimi bilen insan yüzünün kutsallığını anlamış olur.Onu anlayan Cennete girer.Çünkü"Didar",Cennettir.Aslında insan yüzünde o im'ler ve görüntüler bulunmaktadır.Bunlara yüz hatları denir.Estarabat'lı Fazlullah CAVİDAN adlı kitabında bunları açıklamıştır.Bu 28 sayısını her yerde,herşeyde bulmak olasıdır.Söz gelimi;Ay menzilleri 28'dir.Gene insanın dişleri 28 dir.Kimi zaman ayın menzilleri 29 olur.O zaman 28 harfe bir de "lam,elif" eklemek gerekir.Lamaelif,bir tek farf değildir.Dört harfin yerine geçer.Çözümlenirse"pa,ça,ja,ka" harfleri ortaya çıkar.Yani Farsç ABC'sinde bulunup da Arap ABC'sinde olmayan 4 artık harf ortaya çıkar.O zaman 28 farf 32'ye çıkar.Buna "si vi dü" derler ve "su'imi ile gösterirler.28'e ise bist ü heşt derler ve(=) imi ile gösterilir.İn sanın başındaki saçda yedi ana çizgisinden biridir.Buna "en büyük çizgi" anlamında "sıvad-ı azam" derler.Hz İbrahim,saçını orta yerinden ikiye ayırmış,Bşaın orta yerinde oluşan beyaz çizgi de bir hattır.Buna asıl yedi çizgi sayısı ile toplarsak sekiz olur. 4x8=32 olur.


İşte her şey bu 32 harfle tanımlanır.Her ne olursa olsun elbet birşey sayıma hazırdır.Kaç olursa olsun 28 veya 32'nin işleminden çıkar.Artık yada eksik olursa Hurufi olanların bunları tamamlamada garip yöntemleri vardır.Örneğin:Bir ağaç dalında yada gül goncasında 60 yaprak bulsanız 28+32=60 eder.Yani si vü dü ile bist ü heşt'in toplamıdır.Bu işlem kolaydır.Ancak diyelim ki 60 değil de 59 çıktı.O zaman "nokta-i taht el ba"yı(Ba harfinin altındaki nıktayı=Hz.Ali'ye değinen nokta) ekleyerek 60 sayısını bulursunuz.İki eksikse durum ve yer anlamında "hal ve mahal" i üç eksikse "mevalid-i selase"yi,dörtk eksikse "anasır-ı erbaa"yı vb.eklemek gerekir.

Budin kentinde türbesi olna Gül Baba,Miftah'ül Gayb(Gizler'in Anahtarları) adıl yapıtında bu düşünceyi açıklamış ve bu matematiği özenle herşeye uygulamıştır.

Konu ile ilgilenenler bilirler ki İ.Ö. 55.yy.da yaşayan Pisagor da sayıları varlıkların asılları olarak ele almıştı.İbrani'lerin batın bilimleriyle uğraşan arifleri de bu tür insan onurunu hafrlere yüklemişlerdi.Bunın ikisi birleştiğinde ise,yani Pisagor kuramları ile Yahudilik kuramları birleştiğinde Hurifilik oluşur.Zaman,bu batın geleneklerini karıştırarak Hurifiliğin temelini atmıştır.Fazlullah Naimi de bu gizlerle dolu ALİYYÜ'S SEMGANİ adlı birisi aynıinancı yaymaya çalıştığı için Abbasiler döneminde öldürülmüştür.(Rıza Tevfik/agm.Peyam,sayı 36)

Bu inancı kurucusu Fazlullah (1339-1393),yolundan dolayı Hurufi unvanı ile tanınmakta olup Estarabat'lı bir derviştir.Karmatilerin düşüncelerine katılıyordu.Aslında,İsmaili'lerden harflerin sayısal değerlerinden başlı başına bir inanç sistemi çıkarmak yöntemini almış olsa gerektir.Kendisi İran ABC'sinde bulunan dört harf de bu ABC'ye katmış olsa gerektir.Timur'un oğlu Miran Şah tarafından 1393 de Şirvan'da idam edilmiştir.Tilmiz(mürid,öğrenci)lerinden biri olan Ali ül-Ala,bu olaydan sonra Anadolu'ya geçip bir Bektaşi tekkesine yerleşerek Fazlullah'ın inancını Hacı Bektaş'ın imiş gibi yaymaya başlamıştır.Bu zat,kendisini de Allahın insan biçiminde tecellesi sayardı.Bu inancı tüm müridlerine aşılamıştır.Yarıso Farsça yarısı Estarabat lehçesinde yazılmış CAVİDAN-I KEBİR adlı bir yapıtla tanınmışlardır.Ayrıca bu yolla ilgili İskender Name,Arş Name ve Muhabbet Name adlı yapıtlar vardır.(C1.Huart/Fazlullah Mad.İsl.Ans)

Yukarıda Ali ül-Ala'nın bir Bektaşi tekkesine sığındığından söz edilmişti.Hacı Bektaş tekkesi olduğu araştırmalar sonucunda anlaşılmıştır.(Gölpınarlı/Türkiye'de Mezhepler ve Tarikatlar Tarihi 1936z.143)

Gölpınarlı Hurufilik için "Nusayrilik,Yezidilik ve Dürzilik gibi esas inançlarında İslmai hükümlerinden tamamiyle ayrılan uydurma bir dindir,demektedir.

Bursa'lı İsmail Hakkı,Ferahu'r Ruh adlı risalesinde"Sırrı takdis olsun,Sofyalı Şeyh Bali Hz.leri,"Bilesin ki Seyyid Nesimi,Fazlullah-ı Hurufi,Otman Baba ve daha başkaları gibi Işık adıyla ünsalan habis taifenin başlarının hepsi zındık kişilerdir.Namazları terk etmeyi mubah sayarlar" derken;Bursa'lı Üftada ise "Muhakkak ki Seyyid Nesimi hakikati güzelce anladı.Şu kadar ki sır olan bazı şeyleri açığa vurdu" dedi.Bu iki cümle arasında aykırılık vardır.Üftade,Şeyh-i Ekber diye ünlenen Muhiddin-i Arabi'nin mizacındadır.Bosnali Bali ise Avariü'l Maarif adlı eserin sahibi Şehabeddin Sühraverdi mizacındadır der.(Kemal Edip Kürkçüoğlu/Seyyid Nesimi Divanından seçmeler.Kültür Bakanlığı yaıyını)

Türk yazının ölümsüz ozanı İmadeddin Nesimi de Fazlullah'ın öğrencilerindendi.Nesimi'nin şiirlerinin gerek Hurifilik neş'vesini taşıması,gerekse Alevi ve Bektaşi edebiyatındaki yadsınamayacak yeri ve gerekse doğrudan doğruya Nesimi'nin Alevi düşüncesindeki ölümsüz tipinin yaşaması nedeniyle bu kişiliğe eğilmeyi bir görev biliyoruz.

"Seyyid Nesimi,14.yy.son yarısıyla 15.yy.ilk yarısının ilk birkaç yılında yaşadığı kesinlikle bilen bir büyük şairimizdir.

Nesimi adı Fars ve Türk edebiyatlarındaki gelenek gereğince onun şiirde kullandığı mahlastır.Bu mahlası O'na üstadı Fazlullah vermiştir.Bu arada üstadının şiirdeki mahlasına şeklen ve veznen benzesin diye Nesimi mahlasını seçtiği de düşünülebilir.

Mahlasının"Nesim" adlı yerden oluşunu anlattığı biçimindeki sav dayanaksızdır.Öteden beri mahlasının başına getirilen ve"dinin gereği" demek olan İmadü'd-Din de onun adı değil,Mevlana'nın babasına Bahaü'd-Din,öğretmenine Burhanü'd-Din,kendisine Celalü'd-Din,ik halifesine Hüsamü'd-Din denilmesi bir saygı ünvanıdır.Bununla birlikte şairimiz hemen,her zaman Nesimi,Seyyid Nesimi,İmadü'd-Din Nesimi olarak anılır. Belli ki bu mahlas,onun gerçek adını unutturmuştur.Bir tuyğ'unda

Adımı Hak'den Nesimi yazarem

Deyişine bakılırsa Nesimi adı ona Hak yönünden,yolunu hak yolu bildiği üstadı Fazlullah tarafından verilmiştir.
avatar
BERFİN44
Kadın Mesaj Sayısı : 10
Yaş : 45
Kayıt tarihi : 25/09/07

ALEVİ KİMLİKLERİ Empty Geri: ALEVİ KİMLİKLERİ

2007-09-25, 12:40
Seyyid ünvanına gelince;Bunun gerçek bir seyyidliğe mi yoksa teseyyüde(seyyig görünme isteyişi)mi dayandığına ilişkin bir bilgiyoktur.Bilindiği üzrebir hadise dayanılarak Peygamber'in kızı Hz fatma'dan doğmuş ve Hz Ali'nin oğlu Hüseyin soyundan olanlara seyyid denildiği bilinmekte.Nesimi'nin yol geleneklerine uyularak seyyid adıyla anılması da olasıdır.Bir şiirinde,

Gerçi bugün Nesimi'yem,Haşimi'yem,Kureyşi'yem
Bundan uludur ayetüm,ayet u şana sığmazam

dediği görülmekte.Bu nedenle bir başka şiirinde mahlasının başına seyyid sözcüğü getirdiği bilinmekte;

Seyyid Nesimi,Şah'a kul ol,ta k'eydeler,
"Ahsente,Barek-Allah"o akl ü kifayete

Bir gazelinin mahlas beyitinde

Çün Nesimi'nin Ebul-Fazlı oldu Hak'den künyesi
Cümle semann hurufı aynı elkabındadır.

Dediğine göre künyesinin Fazl'ın Babası anlamında olduğu anlaşılmakta,bundan da ya üstadı Fazl'ın adını verdiği bir oğlu olduğu akla gelmekte,ya da aynı zamanda "fazl'ın sözlük anlamına göre"kerem ve ihsan babası,sahibi" demek olan künyesinin Fazl'ın adından dolayı alındığı düşünülmektedir.

Babasının adı bilinmiyor.Saçı sakalı karmakarışık anlamına gelen "Julide Muy" unvanlı olan ve 1426 yılında ölen Şah Handan adlı bir kardeşinin olduğu,hatta Nesimi'nin,

Bende sığar iki cihan;ben bu cihana sığmazam,
Gevheri-i la mekan benem,kevn ü mekna sığmazam

gibi şiirlerini duyunca

Gel bu sırrı kimseye faş eyleme
Hamn-ı has'ı amme'yye aş eyleme

Beytini yazıp gönderdiği,Nesimi'nin de

Deya-yı muhit cuşa geldi,
Kevn ile mekan huruşa geldi

beytiyle başlayan mesnevisiyle cevap verdiği söylenmektedir.


ALINTIDIR
Sayfa başına dön
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz