- Ali Rıza
- Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 30/04/08
HZ. HÜSEYİN'İN ŞEHÂDETİ VE ÂŞÛRÂ GÜNÜ
2008-05-05, 01:38
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla. Hamd olsun âlemlerin Rabb’i olan Allâh’a! Selâm ve Rahmet; O’nun Resûlüne, pâk Ehli Beyt’ine ve seçkin ashâbına!...
BUGÜN 10 Muharrem 1426... Yaratılmışların en yücesi; Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göçüşünden bugüne 1426 yıl geçti...
Bugün 10 Muharrem... Bugün Âşûrâ günü... Bugün, evrenlerin övüncünün sevgili torunu Hüseyin'in, Kerbela'da şehit edildiği gün... 1365 yıl önce bugün...
Ne demişti Yüce Peygamber;
“Hüseyin doğruluğa ulaştıran bir ışıktır...
Hüseyin kurtuluş gemisidir...
Hüseyin bendendir...
Ben Hüseyin'denim...
Eti etimdir... Kanı kanım...
Kim Hüseyin'i severse...
Allah da onu sever...”
Gönüllerin Sultânı buyurmuştu ki: "Benden sonra size iki emânet bırakıyorum. Onlara uyarsanız doğru yolda olursunuz. Biri Allâh’ın Kitâbı Kur'an, diğeri Ehli Beyt'im..."
Yine defalarca bildirmiştir ki: "Benim ehli beyt'im, Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin'dir..." Ve âbâsını üstlerine atmış ve kendi de içine girmişti... Olmuşlardı cümlesi Ehl-i âbâ...
Hazreti Peygamber, önce velayet yollarında ötelere ulaştı ve velî oldu... Ötelerin ötesini müşâhede etti...
Sonra ötelerden nur geldi ve o nur'u gördü ve nur ona âyetlerle söyledi... Nebilik böyle başladı...
Derken; "de" ilâhî buyruğu geldi ve Hakk’ın elçisi oldu... Resûlullâh denildi kendisine... Hakk’ın vahiylerini halka iletti...
Çıkarlarını kaybedeceklerinden korkanlar şiddetle karşı koydular... Gerçeğin sesini kısmak ve onu susturmak istediler. Ve her yolu denediler...
Gerçek susmadı ve direniş buyruğu aldı... Geçici olarak yurdundan başka bir yurduna göçtü. Adına hicret dendi bunun... Sonra geri geldi ve yurdu gerçeğe açıldı. Fetih gerçekleşti...
Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olanlardan kimilerinin yüreğinde îmân yoktu... Onlar mümin olamadılar... Müslüman görünen münâfıklardı birçokları...
Aaah Hüseyin...
Vâah Hüseyin...
HİÇ mümin olsalar kıyabilirler miydi sana??
Doğrayabilirler miydi peygamber torununu etini, dökebilirler miydi Kerbelâ çölüne kanını?
Ne demişti Sevgililer Sevgilisi Yüce Peygamber; "Hüseyin'in eti etimdir, kanı kanım..."
Hüseyin, Peygamberimiz'in torunuydu... Ama torunlardan bir torun değil, O peygamberin canıydıı, çiçeğiydi, reyhanıydı, Cennet gençlerinin efendisiydi...
Anasıydı, Kurân’ın Kevser dediği; Fâtımat’üz Zehrâ... Babası Allâh’ın arslanı; Aliyyül Murtazâ...
Ali’ydi Allah'ın arslanı...
Ali’ydi toprağın babası...
O toprak ki güller yetiştirmekteydi her dâim...
Yüce Peygamberin sözüydü; "Yâ Ali! Senin yanımdaki yerin, Harun'un Musa'nın yanındaki yeri gibidir. Bir farkınız vardır ki Harun’la; benden sonra Nebi yoktur..."
Yaratılmışların en yücesi olan Hz. Muhammed nebilerin de sonuncusudur. Ama O’nun veliliği, Ali ile sürmüştür. Ali, Allah'ın velisi, Velilerin önderidir....
O; Şâh-ı Velâyettir...
O; Nûr-u İmâmettir...
Velâyet yolları, İmâmet nurları; Ali'den sonra Hasan ve Hüseyin ile sürüp gelmiştir.
Âaahh Hüseyin...
Kerbela’nın sırrı Hüseyin...
Kerbelân’ın gülü Hüseyin...
KERBELA; Furkândır, Hüseyin Furkandır...
KERBELÂ; Burhândır, Hüseyin Burhandır...
KERBELÂ; Müminle münâfığı ayırandır...
Görünen o ki, bilinen bu ki;
Kerbelâ’da;
Îmân ile nifak,
Tevhîd ile şirk,
Adâlet ile zulüm,
Allâh’ın İslâm’ı ile Egemen gücün sahte islamı,
Yücelik ile alçaklık,
Özgür ruhlarla, köle ruhlar karşılaştı, savaş verdiler...
Bugün unutulamaz...
Bugün bayram gibi kutlanamaz...
Bugün kalpler gülemez...
Zirâ;
Bugün yas günü, dert günü, aşk günü, Ehli Beyt’e bağlılığı ilân günü, yürekteki îmânı isbât günüdür...
Evet bugün unutulmamalı, hatırda tutulmalı...
Hüseyin, bugün şehit oldu ve şehitlerin şâhı oldu.
Hüseyin’in yolu; İslamlık yoludur...
Hüseyin’in yolu; İnsanlık yoludur...
Hüseyin’in davası; Hakkıyla îmân davasıdır...
Hüseyin’in şiârı; Adâlet ve özgürlüktür bestesidir...
Hüseyin’in amacı; Allâh dışında kimseye kul-köle olmamaktır...
Selam olsun Yüceler Yücesi Nebi’ye...
Selam olsun Şâhı Merdân Velî’ye...
Selam olsun Şehitler Sultânına...
Ve;
Selam olsun Allah yolunda şehit olanların cümlesine...
BUGÜN 10 Muharrem 1426... Yaratılmışların en yücesi; Hazreti Muhammed'in Mekke'den Medine'ye göçüşünden bugüne 1426 yıl geçti...
Bugün 10 Muharrem... Bugün Âşûrâ günü... Bugün, evrenlerin övüncünün sevgili torunu Hüseyin'in, Kerbela'da şehit edildiği gün... 1365 yıl önce bugün...
Ne demişti Yüce Peygamber;
“Hüseyin doğruluğa ulaştıran bir ışıktır...
Hüseyin kurtuluş gemisidir...
Hüseyin bendendir...
Ben Hüseyin'denim...
Eti etimdir... Kanı kanım...
Kim Hüseyin'i severse...
Allah da onu sever...”
Gönüllerin Sultânı buyurmuştu ki: "Benden sonra size iki emânet bırakıyorum. Onlara uyarsanız doğru yolda olursunuz. Biri Allâh’ın Kitâbı Kur'an, diğeri Ehli Beyt'im..."
Yine defalarca bildirmiştir ki: "Benim ehli beyt'im, Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin'dir..." Ve âbâsını üstlerine atmış ve kendi de içine girmişti... Olmuşlardı cümlesi Ehl-i âbâ...
Hazreti Peygamber, önce velayet yollarında ötelere ulaştı ve velî oldu... Ötelerin ötesini müşâhede etti...
Sonra ötelerden nur geldi ve o nur'u gördü ve nur ona âyetlerle söyledi... Nebilik böyle başladı...
Derken; "de" ilâhî buyruğu geldi ve Hakk’ın elçisi oldu... Resûlullâh denildi kendisine... Hakk’ın vahiylerini halka iletti...
Çıkarlarını kaybedeceklerinden korkanlar şiddetle karşı koydular... Gerçeğin sesini kısmak ve onu susturmak istediler. Ve her yolu denediler...
Gerçek susmadı ve direniş buyruğu aldı... Geçici olarak yurdundan başka bir yurduna göçtü. Adına hicret dendi bunun... Sonra geri geldi ve yurdu gerçeğe açıldı. Fetih gerçekleşti...
Mekke'nin fethinden sonra Müslüman olanlardan kimilerinin yüreğinde îmân yoktu... Onlar mümin olamadılar... Müslüman görünen münâfıklardı birçokları...
Aaah Hüseyin...
Vâah Hüseyin...
HİÇ mümin olsalar kıyabilirler miydi sana??
Doğrayabilirler miydi peygamber torununu etini, dökebilirler miydi Kerbelâ çölüne kanını?
Ne demişti Sevgililer Sevgilisi Yüce Peygamber; "Hüseyin'in eti etimdir, kanı kanım..."
Hüseyin, Peygamberimiz'in torunuydu... Ama torunlardan bir torun değil, O peygamberin canıydıı, çiçeğiydi, reyhanıydı, Cennet gençlerinin efendisiydi...
Anasıydı, Kurân’ın Kevser dediği; Fâtımat’üz Zehrâ... Babası Allâh’ın arslanı; Aliyyül Murtazâ...
Ali’ydi Allah'ın arslanı...
Ali’ydi toprağın babası...
O toprak ki güller yetiştirmekteydi her dâim...
Yüce Peygamberin sözüydü; "Yâ Ali! Senin yanımdaki yerin, Harun'un Musa'nın yanındaki yeri gibidir. Bir farkınız vardır ki Harun’la; benden sonra Nebi yoktur..."
Yaratılmışların en yücesi olan Hz. Muhammed nebilerin de sonuncusudur. Ama O’nun veliliği, Ali ile sürmüştür. Ali, Allah'ın velisi, Velilerin önderidir....
O; Şâh-ı Velâyettir...
O; Nûr-u İmâmettir...
Velâyet yolları, İmâmet nurları; Ali'den sonra Hasan ve Hüseyin ile sürüp gelmiştir.
Âaahh Hüseyin...
Kerbela’nın sırrı Hüseyin...
Kerbelân’ın gülü Hüseyin...
KERBELA; Furkândır, Hüseyin Furkandır...
KERBELÂ; Burhândır, Hüseyin Burhandır...
KERBELÂ; Müminle münâfığı ayırandır...
Görünen o ki, bilinen bu ki;
Kerbelâ’da;
Îmân ile nifak,
Tevhîd ile şirk,
Adâlet ile zulüm,
Allâh’ın İslâm’ı ile Egemen gücün sahte islamı,
Yücelik ile alçaklık,
Özgür ruhlarla, köle ruhlar karşılaştı, savaş verdiler...
Bugün unutulamaz...
Bugün bayram gibi kutlanamaz...
Bugün kalpler gülemez...
Zirâ;
Bugün yas günü, dert günü, aşk günü, Ehli Beyt’e bağlılığı ilân günü, yürekteki îmânı isbât günüdür...
Evet bugün unutulmamalı, hatırda tutulmalı...
Hüseyin, bugün şehit oldu ve şehitlerin şâhı oldu.
Hüseyin’in yolu; İslamlık yoludur...
Hüseyin’in yolu; İnsanlık yoludur...
Hüseyin’in davası; Hakkıyla îmân davasıdır...
Hüseyin’in şiârı; Adâlet ve özgürlüktür bestesidir...
Hüseyin’in amacı; Allâh dışında kimseye kul-köle olmamaktır...
Selam olsun Yüceler Yücesi Nebi’ye...
Selam olsun Şâhı Merdân Velî’ye...
Selam olsun Şehitler Sultânına...
Ve;
Selam olsun Allah yolunda şehit olanların cümlesine...
Kardeş aklın eriyorsa, Tanı, çağın Yezîdini... Gözün bakıp görüyorsa, Tanı, çağın Yezîdini... Geçmişi çekip gündeme, Rasgele kul hakkı yeme. Her insana Yezit deme, Tanı, çağın Yezîdini... Görgü, bilgi âlimliktir, Kâmil olmak sâlimliktir. Yezit olmak zâlimliktir, Tanı, çağın Yezîdini... Bak, gör, izle sağı-solu, Gel incitme dürüst kulu. İşte her yan zâlim dolu, Tanı, çağın Yezîdini... | Kim ki bundan ilham almaz, Attığı taş hedef bulmaz. İyi insan Yezit olmaz, Tanı, çağın Yezîdini... Vardır, sahte riyakâr it, Kâtil, hırsız, münkir, müfrit. Îmânsız olandır Yezit. Tanı, çağın Yezîdini... Derviş Kemal duymak için, Hak yolunu bulmak için, Gerçek tavır koymak için, Tanı, çağın Yezîdini... |
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz